Nevruz’un Anlamı ve Tarihi

Nevruz’un Anlamı ve Tarihi

Orta Çağ Doğu kaynaklarında Nevruz’la ilgili bazı rivayetler günüzümüze kadar ulaşmışmıştır. Nevruzname eserinde bu bayramın tarihi şöyle anlatılıyor: “Nevruz’un ortaya çıkışının ilk nedeni o gün Güneş döngüsünün 365 gün 6 saat sonra tamamlamasıdır. Hükümdar Cemşit o günü belirleyici olduğu için yeni gün – Nevruz adlandırmış ve ülke onu kutlamış”.

Bu rivayetlerin bazılarında Nevruz’un ortaya çıkışını efsanevi İran hükümdarı Cemşit’in Azerbaycan’a gelişine bağlarlar. El Buruni’yse Asar El Bagiye eserinde konuyla ilgili şöyle yazıyor: “Diyorlar ki Cemşit şehirleri dolaşarak, Azerbaycan’a gelince tahta çıkmış ve halk onu omuzunda taşımıştır. Güneş ışınları tahta düşmüş, her yan ışıklanmıştır. Halk o günü uğurun başlangıcı kabul ederek onu Nevruz – Yeni Gün adlandırmıştır”.

Cemşit’le ilgili diğer bir rivayette Nevruz ateşinin Cemşit tarafından bulunduğu belirtiliyor. İbn El Belhi Farsname eserinde Bahar Bayramıyla ilgili “Cemşit yeni yaptırdığı sarayında tahta çıkmış, eyaletlerdeki yöneticileri saraya çağırdığını” anlatıyor. Tanrının bize verdiği bütün nimetlere şükür edelim ve halka adil olalım”. Herkes dua eder ve o günü bayram olarak Nevruz adlandırırlar.

Yılın bahardan başlamasına ait ilk bilgiyse 1.Dara dönemine ait eidlmektedir. Eski Şumerler de ölüp dirilen tanrı şerefine mart ayında bayram kutlamışlar. O bayram doğanın uyanışını, baharın gelişini yansıtmıştır. Şumerler baharı refah, rızık, ürün bayramı olarak kutlamışlar.

Türk Düşüncesinde Nevruz

Nevruz Türkün doğaya bağlılığından ve ona olan sevgisinden ortaya çıkan bir bayramdır. Türk düşüncesinde doğadaki değişim milletin hayatında dönüş ve tazeleme noktası olarak kabul edilmektedir. Eski Türklerde ilkbahar ve sonbaharın resmi devlet bayramı olmasına ait Çin kaynaklarında bilgi verilir. Türkün düşüncesinde yeni yıl doğanun yeşilleşmesiyle başlar. Mahmut Kaşkarlı Divan-i Lügat’it Türk’te baharın gelişini sellerin, suların çağlaması, dünyanın nefesinin ısınması, çiçeklerin açması vs. şekilde tasvir ediyor.

Eski Türklerde de Nevruz Yeni Gün olarak seslenmektedir. Bu bayramı değişik günlerde Ulu Kün, Ergenekon, Bozkurt Çağan, Suktan Mevriz vs.şekline adlandırılmış. Nevruz Türk düşüncesinde kaostan evrene geçitin simgesidir.

Nevruz’un Yanlış Simgesi

1967 yılında Bakü’de Nevruz Bayramına hazırlıkla ilgili yapılan toplantıda eski bayramımızın adının değişitirilmesi, onun neden bahar adlandırılması, Bahar Kızı vs. konular tartışmalara neden olmuştur.

Toplantıda ünlü bilim adamlarımız M.Tahmasip, M.Seyitov, Halk Şairi Bahtiyar Vahapzade konuşma yaparak uyduruk Bahar Kızını bir simge olarak kabul edilirse o sonsuza kadar Nevruz’un merkezinde sağlam konum kazanacağını belitmişler. Gerçekten de aynısı oldu. Moskova’nın direktifiyle Nevruz Bayramı simgelerine dönüştürülen Bahar Kızı uzun yıllardır önemli bayran simgesi sayılmaktadır. 

Oysa Merkez Nevruz Bayramında Bahar Kızı’yla Kar Kız’ı tekrarlamıştı. Amaç Nevruz’un eski medeniyetine yabancı ögeler sokmakla tarihimizi saptırmaktı. Fakat Nevruz Bayramını doğal olarak Kosa ve Kelsiz düşünmek imkansızdır.

 Unutulmış Nevruz Gelenekleri

İçeriğinde büyük felsefe bulunduran, ölüp dirilen doğa, yenileşen insan ruhunun yansıması olarak Nevruz’un bazı gelenekleri hepimize bellidir. Azından giderek unutulmasına rağmen ateş yakmak, şapka atmak (aslında kurşak sarkıtmak ve heybe atmak – E.N), kulak falı, yüzük falı vs. gibi gelenekler bugün de yaşamaktadır.

Fakat yaşı çok eski olan Nevruz’un öylesine gelenekleri varmış ki olnlar bugün unutulmuştur. Atalarımız mitoloji düşünce süzgecinden geçen ve inanç sistemini şekilleştiren bu gelenekler, ne yazık ki bugün hatırlanmaz. Bu geleneklerin birkaçına göz atalım: 

Elma falı: yılın son Salı günü ve Nevruz Bayramı akşamı iki elma seçilir ve onlardan birine işaret konur. Daha sonra bu işareti saklayarak  niyet edilir ve evdekilerden birisi elmalardan birini alır. Bu adam işaretlenmiş elmayı alırsa, bu niyetin gerçekleşeceğine yorumlanır. Burada kullnılan elma, mitolojik bakış açısında mutluluk, başarı demektir.

Ayna falı: son Salı ve Nevruz akşamı bekar kızlar bir eve toıplanıp ayna falına bakarlar. Bir ayna koyulup mum yakılır. Evdeki diğer ışıklar kapatılır, aynada yalnız mumun ışığı görülür. İnança göre, kız aynaya çok bakarsa orada oğlan yansıması görür. Bu oğlanla nişanlanacağına inanılır.

 Unutulmuş Diğer İnançlar:

Son Salı ve Nevruz akşamı yıl bereketli olsun diye evin çatısına buğday atarlar. Son Salı ve Nevruz’da suyun önü kesilmez.

Bayram ateşi yanıp bitince onun çevresine üç çizgi çekerlerdi. Böyle yapılzsa evin bereketi gidermiş. Bu atalarımızın toprak ve su gibi, ateşi de kutsal sanmalarına işaret edermiş.

Bayram akşamının ertesi sabahı su üzerinden atlamak geleneği varmış. Doğal olarak akar, temiz su kastediliyordu. Üç defa atıldıktan sonra aynı akar suda çömlek kap kırarak “Ne dert belamız varsa, bu çömlekle gidiversin” denilirdi.

 Benzeri Nevruz Gelenekleri

Afganistan’da da Azerbaycan’daki gibi yumurta dövüştürülür. Kırgız sofrasında Nevruz’a özel kuzu etinden ve makarnaya benzer undan yapılan Beşparmak bulunur. Bu yemek elle yenildiğinden bu adı almış. Tacikistan’da Nevruz 20 Martta başlar ve 3-4 gün sürer. Çocuklar bahar çiçeklerinden toplar, kapıları çalar, ev sahibine çiçeklerden verir, ev sahibi de onlara şekerleme, yumurta veya para verir.

Azerbaycan’daysa geleneğe göre Nevruz Bayramında yeşertilen Semeni baharın gelişininin, doğanın canlanmasının, çiftçiliğin simgesidir. Azerbaycan halkı Semeni yeşerterek bereket, bolluk dileyerek bayrama dört hafta kala, her Salı akşamı ve bayram günü ateş yakmakla, şarkı söylemekle bayramı kutlarlar.   

 

Elmin NURİ

DİĞER MAKALELER